İçindekiler
Önsöz……………………………………………………………………………………….. 7
1. Bölüm: İmanın ve İslam’ın Şartları
Giriş: Din Nedir?……………………………………………………………………… 13
İmanın Şartları…………………………………………………………………………. 16
Allah’a İman………………………………………………………………………. 16
Ahirete İman………………………………………………………………………. 36
Dinlerde Ahiret İnancı………………………………………………………… 37
İslam’da Ahiret İnancı………………………………………………………….. 45
Cennet ve Cehennem Tasavvuru………………………………………….. 46
Yargı/Hesap Günü Şuuru…………………………………………………….. 47
Zaman Tasavvuru; Geçmiş ve Gelecek Perspektifi…………………. 48
Peygamberlere ve Kitaplara İman………………………………………………. 51
Meleklere İman……………………………………………………………………….. 58
İslam’ın Şartları………………………………………………………………………… 62
1- Ahlak (Salih Amel)…………………………………………………………. 62
2- Cihad …………………………………………………………………………… 65
3- Salat/Namaz Kılmak……………………………………………………….. 69
4- Hacca Gitmek………………………………………………………………… 71
5- Oruç Tutmak…………………………………………………………………. 74
6- Zekât Vermek………………………………………………………………… 76
2. Bölüm: Eski Sorulara Yeni Cevaplar
Din Bir Amaç mıdır, Araç mıdır?………………………………………………. 83
Dinler Ömrünü Tamamladı mı?………………………………………………… 87
İslam Çağımıza Yanıt Verebilir mi?……………………………………………. 94
Batı Neden İlerledi?…………………………………………………………….. 95
Yeniden Dirilişin Şartları……………………………………………………… 96
Cevabı Hangi İslam Verecek?…………………………………………….. 100
İslam’ı, ‘İslam Kiliseleri’nden Kurtarmak……………………………… 104
İslamcılık Çağımızda Var Kalabilir mi?……………………………….. 106
İslam, Özgürlük, Bilim ve İlerlemeye Karşı Mıdır?……………………. 108
İslam, Hz. Muhammed’in Uydurması mıdır?…………………………….. 111
İslam, Arap Dini midir?………………………………………………………….. 114
Başörtüsü İslam’ın Emri midir?……………………………………………….. 122
Kuranda Çelişki Var mıdır?……………………………………………………… 132
Mucize, Keramet, Ruh, Cin, Sihir, Büyü Nedir?………………………… 135
Ruh ve Can………………………………………………………………………. 135
Mucize ve Keramet……………………………………………………………. 136
Büyü, Sihir……………………………………………………………………….. 141
Cinler var mıdır?……………………………………………………………….. 143
İslam da Kadın Hakları Var mı? İslam Erkek Dini midir?…………. 145
Sonsöz: Yeniden İhya İçin Yeniden İman………………………………….. 149
Önsöz
Din toplumsal bir olgudur. İnanç ise bireyseldir. Her insan önce içine doğduğu toplumun diniyle tanışır. Dindar olsa da olmasa da, toplumun dini ve kültürü herkesi bir şekilde etkiler. Bireyler ancak büyüdükten sonra isterlerse kişisel olarak dinlerini sorgular, başka dinleri araştırır, inanır veya inanmaz. Ama her durumda mensup olduğu toplumun dinsel geleneği ve kültürünün izlerini taşır.
Bütün dünya toplumlarında olduğu gibi, Müslüman toplumlarda da bu böyledir. İleriki yaşlarda dinsiz olan, ateist olan veya başka bir din-inanç benimseyen insanlar dahi, bir şekilde Müslüman kültürün derin izlerini tam olarak atamazlar. Çünkü din, sosyolojik bir olgudur, toplumsal yapının temelinde yer alır, adeta bir atmosfer gibidir, insanlar farkında olmasa da o havayı solurlar. Birçok ateist veya dinsiz- deist, agnostik insan dahi, gayrı ihtiyari bunun gibi farklı detaylarda toplumsal kültürün etkileri devam eder.
İnanç ise, daha psikolojik bir olgudur. İnsanlar ileriki yaşlarında hayatı sorgulamaya başlarlar. Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, hayatın anlamı nedir, varlık, ölüm, doğa, evren nedir, ölümden sonra hayat var mı, niçin yaşıyoruz, dünyadaki iyilikler ve kötülükler neden var, bizi kim ve neden var etti, bir yaratıcı var mı, ölümden sonra hayat var mı? vb.
Bu ve benzeri sorular, aklını kullanan hemen her insanın hayatının bir döneminde bir şekilde sorduğu ve cevabını aradığı evrensel sorulardır. Aslında insan belli bir yaşa gelince değil, işte bu tür soruları sormaya başlayınca akıl baliğ olur yani olgunlaşır.
Bu sorgulama sürecinde bireylerin sosyal durumu, aile yapısı, toplumsal ortam, kişisel sorunlar ve arkadaş ortamı, bulacağı cevapları da belirler. İnsan bir defa sosyalleşir ve işte bu sorgulama döneminde cevabını bulduğu ortam, bireyin kişiliğini de oluşturur. Bir ömür sürecek olan bu sosyal kişilik, çok büyük travmalarla yanlışlanmadığı sürece değişmez.
İslam, akletmeyi, düşünmeyi ve okumayı önerir, ataların dinini sorgulayıp kendi seçimleriyle sorularına cevap bulmayı önerir. İmanı tasnif eden alimler, her soruya topluca cevap verip sorgulamadan bir dini kabullenmeye ‘icmali iman’ yani topluca iman etmek denmiştir. Tahkiki iman kavramı ile de, bizatihi sorgulayarak, eleştirel yaklaşarak, şüpheleri gidererek ve tam emin olduktan sonra iman etmek kastedilmiştir. Ve Allah, tahkiki imanı ister. Yani öyle içine doğulmuş hazır bir dini kabullendiğini iddia etmek imanın hakkını vermek değildir. Oysa düşünerek, kafa yorarak, emek vererek iman etmek gerçek bir imandır.
Yani İslam, Müslüman doğsa bile her insanı akletmeye, sorgulamaya çağırır ve inandıklarını sınamaya ve sahih, samimi yani ihlasla iman etmeye davet eder. Bu anlamda, şüphe ve arayış da imanın bir parçasıdır. Allah, hakkıyla iman edenleri sever.
Bu kitap, işte böyle bir arayışı, sorgulaması olan, içine doğduğu kimlikleri olduğu gibi kabullenmek yerine, kendi özgür iradesiyle tercihler yapmak isteyen, şüphe ve merakını sorularla, farklı seçenekleri de öğrenerek, detaylarıyla birlikte gerçekten içine sinecek bir duyguya varana kadar devam ettiren ve işte bu çabası sonucu iman eden veya inanmayan insanlara hitap etmektedir. Çünkü inanmayan bireyler de kolaycılığa kaçmakta, aile, arkadaş veya diğer sosyal ortamının etkisiyle dine, İslam’a dair kulaktan dolma bir inanç veya kanaat edinmektedir. Oysa birey olarak gerçekten her fikri önyargısız bir şekilde öğrenmek, farklı bakış açılarıyla da bakabilmek ve bunun sonunda bir inanca ulaşmak, en sağlıklısıdır. Son tahlilde inanç gerçekten özneldir ve insanların beyni, kalbi, hissettikleri, en gerçek imanlarıdır. Kimi insan her tür maddi, bilimsel delil de görse inanmaz, kimi insan basit bir olaya tanıklık eder, mesela bir rüya görür, kişisel bir deneyim yaşar ve içinde bir şeyler hisseder. Yani kimse kimsenin iç dünyasını bilemez. Bu nedenle inanç konusunda her insan özgürdür ve hiç kimse bir başkasını asla yargılamamalı, kendi inancını dayatmamalı ve inanç tartışmaları sadece fikir alışverişi düzeyinde kalmalıdır. Sonuçta Müslümanlar için, dinin de din gününün yani yargı-hesap gününün de sahibi Allah’tır ve peygamberler dahil hiç kimse başka bir insanı yargılama, cezalandırma, dışlama veya onaylama mercii değildir. Bu İslam’ın iman konusundaki düsturudur.
Allah, inanç konusunda tek hüküm vericidir.
Bu kitap işte bu ilkesel yaklaşımla, İslam’a güncel konulara, sorulara ve temel İslami hükümlere dair kişisel cevaplar ve yorumlardan ibarettir. Ne dinin kendisidir ne de tek doğru olma iddiasındadır. Ama İslami kültürün içinden süzülmüş, yılların araştırma, düşünme ve tartışmalarından seçilmiş fikirler olduğunun bilinmesi yeterlidir.
İslam’ı yenmek, yıkmak, çürütmek, Müslümanları aşağılamak gibi kötü niyetli ve önyargılı olmayan her insanın, en azından temel hükümlere, iman ve İslam esaslarına ve İslam’la ilgili güncel tartışmalara geniş bir perspektiften bakabilmelerine yardımcı olursa, bu kitap amacına ulaşmış demektir.
Bu kitabın yazım sürecinde eleştirileriyle yol gösteren bütün dostlara, kitabın tashih ve redaksiyonunu titizlikle yapan sevgili Ömer Kurt’a, sorularıyla beni yeniden düşünme sürecine iten oğlum Ahmet Özgür ve kızım Sevranur’a, sürekli baskı yaparak bir an önce bitirmemi sağlayan yayıncım Ahmet Menteş’e teşekkürü borç biliyorum.
İstanbul, Fatih- Şubat 2019
Ahmet Özcan
İnternetten temin edilebilecek adresler:
www.kitapline.com
www.kitapyurdu.com
www.idefix.com
www.emekkitap.com
www.yeryuzukitap.com
- ahmetozcan
- 4 Nisan 2019
- 0 Comment